ميثاق علماء الأمة (اللغة التركية)

    

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla

Ümmetin âlimlerinin, Siyonist akımın “normalleştirme politikası” tehlikesine karşı direnme hususundaki tüzüğü;

Bir olan Allah’a hamd, kendisinden sonra peygamber gelmeyecek olan Hz. Muhammed (sav)’e salat ve selam olsun

Doğuda ve Batıda bütün Müslümanlar, İslam’ın Filistindeki kutsal beldelerinin kurtulmasına, kesinlikle yardım edilmesi gereken ve kendisinden sorumlu olacakları bir mesele olarak bakarlar.

Tarihi bir düzlemde, bugün  küresel sistem Filistinden vazgeçirmeyi amaçlayan, Aksa’yı işgalci Yahudi düzenin elinden kurtarma inancını çürüten ve Müslüman nesli zorla Yahudileştiren sözde “normalleştirme” yi empoze etmektedir.

Allah tealanın  “onu(hakikati) insanlara açıklayacaksınız ve onun gizlemeyeceksiniz(Ali İmran-187) emrinden hareketle, Rasulullah sav’ın “din nasihattir.” Hadisi mucibince , dünyanın birçok yerinden  bir grup Müslüman alim bu felaket hususunda hakkı söylemek , topluma nasihat etmek, ümmetin bu konuda istisnasız bir şekilde anlaştığını ve işgalcilerle her türlü meşru düzende mücadele edilmesinin  gerekli olduğunu vurgulamak üzere birleştiler.

Bir dizi ilmî ve istişarî toplantıdan sonra, ister tüzel kişilikleriyle ister kurum ve kuruluşlarıyla olsun Müslüman alimler, bu “normalleştirme” politikasının gerek kültürel gerek iktisadi hiçbir şekliyle kabul edilemez olduğuna, herhangi bir devletin, partinin veya direniş grubunun bunu tanımasının doğru olmadığına kararına vermişlerdir. “Allah, sizi ancak, sizinle din konusunda savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve çıkarılmanız için destek verenleri dost edinmekten men eder. Kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.”(Mümtehine-9)

Hz. Peygamber’in “Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki, bu imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim)  emri mucibince söz konusu bu durumla elinden geldiğince mücadele etmek her bir Müslümanın görevidir.

Söz konusu alimler topluluğu Kudüsün özgürleştirilmesinin ve oradaki mukaddesatın korunmasının, özelde Müslüman beldelerin yöneticileri genelde ise  İslam ümmeti için birincil görev olduğunu belirtmişlerdir. Hiçbir zaruriyetin böyle bir normalleşmeyi mübah kılamayacağını aynı zamanda hiçbir maslahatın böyle bir işgale izin veremeyeceğini ve pratikte olan hiçbir uygulamanın bu normalleşme için bir delil teşkil etmeyeceğinin de altını çizmişlerdir.

İşgalci Siyonist rejimin “normalleştirme” faciasına karşı, mazlumu korumak  ve ümmete nasihat etmek amacıyla alanında uzman alimler tarafından kararlaştırılan bu tüzük, Müslümanların söz konusu normalleştirmeyle ilgili nasıl bir tavır takınacaklarına dair hüküm koyan bir kanunname mesabesindedir.

Allah hakkı söyleyen ve doğru yola iletendir.

Talimatlar ve Kavramlar:

1-Bu tüzük, İslam âlimlerinin Siyonist rejim ile normalleşme ve bu konu hususundaki dini vecibeleri beyan etmek amacıyla karar verdikleri ilke ve şerî hükümlerden meydana gelmektedir. 

2- Siyonist rejim, ırkçı, yayılmacı, işgalci ve insanlık için zararlı bir oluşumdur. Filistini işgal etmiş, kutsallığını kirletmiş, bölge halkının hürriyetine el koymuş ve insan haklarını ihlal etmiştir.

3-Normalleştirme; temsilcilik bazında  veya Siyonist rejimin bizzat kendisiyle, Filistinin işgaline karşı koymayı ve gasb edilen topraklarda hak iddia etmeyi engelleyebilecek hertürlü ilişki içerisinde bulunmaktır.

Normalleştirme politikasının ve bu politikayı güdenlerin hedefler

4-Siyonist rejimin güttüğü bu politikanın arkasında,  varlığını bölgesel ve uluslararası anlamda daha da sağlamlaştırmak, yayılmacılığını artırabilmek, İslam ümmeti üzerinde hakimiyet kurmak ve bu işgale karşı oluşturulan direnişi kırmak amaçları yatmaktadır.

5-Siyonist rejimle normalleşmeye çalışanların amaçları gayri meşrudur. Hakikati olmayan kuruntulardan ilerisine geçmemektedir. Bu tip bir normalleşmenin Filistin halkı ve İslam ümmeti için zararları ortadadır. Söz konusu normalleşmeyi geçmişin tecrübeleri ve bugünün gerçekliği yalanlamaktadır.

Siyonist rejimin tanımı ve hükmü

6-Siyonizm hukuki açıdan geçerliliği olmayan bir rejim türüdür. Kendisine ait olmayan toprakları işgal etmiştir. Temel insani hakları ihlal etmiştir. Böyle bir işgalle mücadele etmek, İslam hukuku mucibince herkesin üzerine vaciptir.

7-Siyonist rejim, kanundan yoksun, zulüm ve terör üzerine tesis edilmiş bir oluşumdur. Silahlı mücadele de dahil olmak üzere her türlü yolla bu oluşuma karşı mücadele vermek uluslarası hukukun tanıdığı bir haktır.

8-Uluslar arası hukukun bu işgali meşru kılmak adına verdiği tüm hükümler şerî açıdan geçersiz ve hukuk yoksunu kararlardır.

Siyasi düzlemde Siyonist rejimle normalleşme husundaki hükümler

9- Siyonist rejimle normalleşme sürecine girmek imanın ve Müslümanları korunması zorunluluğu gereğince şerî açıdan haramdır.

10-Ümmetin ve Filistin halkının zararına olması sebebiyle, işgalci rejimle yapılan her türlü anlaşma ve bu anlaşmalar üzerine  kurulu her türlü sözleşme şeri açıdan yasaklanmıştır. Herhangi bir geçerliliği yoktur. Bu husustaki bi kurala itaat etmek haramdır.

11- Siyonist rejimin varlığının bölgede bulunması, bazı kesimlerin onunla gizli veya açık bir şekilde normalleşmeye varması bu rejimin hukuki hükmünü değiştirmez ve kendisiyle mücadele etme zorunluluğunu ortadan kaldırmaz.

12-İşgalci rejimin iade ettiği bazı haklar veya topraklar kendisiyle normalleştirme hususundaki hükmğ değiştirmez.

13-Filistin meselesini ortadan kaldırma adına yapılan, gerek Yahudi yerleşimcileri yerleştirme gerek kutsal mekanları Yahudileştirme çalışmaları, Siyonist rejime herhangi bir hak vermez veya onun işgalci olduğu gerçeğini değiştirmez. Bilakis bu normalleşmenin yasaklanmasının ana sebebidir. 

Normalleştirme politikası  ve İslam ülkelerindeki yöneticilerin üzerine düşen vazifeler

14- Yöneticinin görevi, maslahatı gerçekleştirme ve mefsedeti defetmek suretiyle dinin muhafazası ve dünya siyasetini idare etmektir. Siyonist rejimle söz konusu bir normalleşme, İslam hukukuna tabi olan bir yönetici için halkıyla kendisi arasına hıyanet karıştırmaktır.

Normalleşmeyle mücadele hususundaki ilkeler ve çıkış noktaları

15-Zulmü sonlandırmak ve haklarını eline alıncaya değin mazluma yardımcı olmak  amacıyla normalleşmeyle mücadele, ilahi emirler  ve uluslar arası hukuk açısından tutarlıdır.

16-Söz konusu normalleşmeyle mücadele; hak, adalet, özgürlük ve insanlığın ortak hedefleri ile uyumluluk göstermektedir.

17-Söz konusu mücadele hak ve batılı ayırmak ve mazlumu zalimden kurtarmak husunda sünnete uygundur.

18-Siyonist rejimin güttüğü normalleştirme politikası ile mücadele , ümmetin Filistinin özgürleşmesi konusundaki stratejisinin bir gereğidir.

Siyonist rejimin güttüğü normalleştirme politikası ile mücadelenin amaçları

19-Siyonist varlığın normalleştirilmesiyle mücadele, ümmetin dinini ve güvenliğini koruma altına almayı, Müslümanlar içindeki işgale karşı direnme şuurunun muhafaza etmeyi amaçlamaktadır.

20-Söz konusu mücadele, Siyonist rejimin her türlü yayılmacı girişimini engellemeyi ve adaletin gerektiği şekilde ifa edilmesini hedeflemektedir.

21- Bahsi geçen mücadele, Filistin halkının sabrını ve verdiği direnişi kuvvetlendirmeyi amaçlamaktadır.

Normalleştirme politikasının barındırdığı tehlikeler

22-İşgalci rejimle normalleşmeye varmak, İslamın ve barınma, hürriyet gibi temel insan haklarının ilkelerini tehdit eder.

23- Söz konusu rejimle normalleşmeye sürecine girmek, ümmetin akidesini tehlikeye atmak ve mukaddes beldeleri bir başına bırakmaktır. Ümmetin korunmasını  amaçlayan mekasıd-ı şeriyyeyi hiçe saymaktır.

24-Söz konusu normalleşme, Filistin halkının verdiği mücadelenin hukukiliğini zedelemekte ve ümmetin bu mücadele konusundaki tutumunu menfi yönde etkilemektedir.

25-Siyasi düzlemde işgalci rejimle normalleşmek, Arap ve İslam devletlerinin Filistin meselesini göz ardı etmesine, Filistin halkının haklarını elde etmek amacıyla verdiği mücadeleye olan inancını yitirmesine sebep olacaktır.

26- İslam ümmeti bölünmez bir bütündür. Söz konusu normalleşme ise işgalci rejimin, Arap ve İslam dünyasında hegemonyasını kurabilmesinin başlangıç aşamasıdır.

27. Söz konusu normalleşme hakikati değiştirmekte , ümmetin güvenliğini ve istikrarı tehdid eden düşmanı dost konumuna dönüştürmektedir.

28-Siyonist rejimle normalleşmeye gitmek, Arap ve İslam âleminde ilerlemeyi sağlamak amacıyla yapılan her türlü çalışmayı engelleyecektir.

29- Siyasi düzlemdeki bu normalleşme ümmet bilincinin tahrip olmasına, halkların ve devletlerin ayrılmasına ve her türlü birlik mücadelesinin başarısız olmasına neden olacaktır.

30- Normalleşme ümmetin gücünü kısıtlar. Askeri ve güvenlik konusundaki prensiplerinin değişmesine neden olur. Uluslar arası örgütlerin istediği biçimde, normalleşme sürecine giren devletlerin, işgalin maşası olmasının yolunu açar.

31-Söz konusu normalleşme ümmetin varlığını, halkların kıymetini ve yok olmaya karşı verdiği mücadele anlayışını tehdid eder.

32- Siyonist rejimle normalleşmek, yenilgiyi ve işgalci rejimin üstünlüğünü kabul etmek olup, ümmetin ortak ruh, akıl ve vicdanını parçalamaktır.

33-Söz konusu normalleşme, tarihin hakikatini değiştirmek zihinleri bulanıklaştırmak Arap ve İslam’ın kültürel mirasını tarumar etmektir.

Yapılması gerekenler

34-Siyonist rejimin güttüğü normalleştirme politikasına karşı mücadele etmek, kişisel ve kurum bazında, toplumu etkileme gücüne sahip her türlü kesiminin omuzlarına yüklenmiş, şerî bir vazifedir.

35- Siyonist rejimle anlaşma yoluna varmanın hükmünü beyan etmek alimlerin birincil derece görevidir. Aksi ise ilmi saklamak suçunu işlemektir.

36- Barış adı altındaki bu normalleşmenin doğru olmadığını açıklamak, rabbani alimlere emanet edilen vazifelerdendir.

37-Siyonizmin söz konusu projesiyle mücadele etmek  ve onunla her türlü anlaşmadan kaçınmak, ümmetin prensiplerini,hukukunu ve mukaddesatını koruyan her türlü yönetici ve hükümetin görevidir.

38- Söz konusu normalleştirme ve sorumlularının sorgulanıp cezalandırılması ve işgalci rejime boykot uygulanmasının kanuna geçirilmesi tüm yasama organları ve hukuki oluşumların görevidir.

39-Gerek aydın gerek avam tabakaya tesiri olması hasebiyle söz konusu mücadeleye önderlik etmek, tüm milli ve İslami kurumların görevidir.

40-Söz konusu normalleştirme politikasını gözler önüne sermek, kamuoyunun bu konudaki fikrini şekillendirmek, kişi veya müessese bazında her türlü düşünür, aydın, görüş sahibi ve basın mensubunun yüklenmesi gereken bir sorumluluktur. 

41-İslamî ve Arap azınlıklara, Siyonist rejimin desteğini kırmak adına büyük sorumluluklar düşmektedir.

42- Ümmetin gençlerinin ise uygun vasıtalar aracılığıyla bu mücadelede önder konumda olmaları gerekmektedir.

43- Ümmetin kutsallarının korunması hususundaki  kadın kamuoyunun bilinçlendirilmesi her bir kadının görevidir.

44-İşgalci rejimin normalleşmesine direnen bir nesil yetiştirmek her ailenin ve eğitim kurumunun aslî görevlerindendir.

قد يعجبك أيضاً

ندوة أركان صناعة التأثير

يقدمها: الأستاذ الدكتور علي القره داغي والدكتور جمال عبد الستار

التأصيل الشرعي لوحدة الأمة

‎محاضرة العلامة الشيخ محمد الحسن ولد الددو: